15 Haziran 2009 Pazartesi

FATIMA...



Bir sessizlik kaplar içimi
gecemi saran gürültüye inat,
yine kapladı feza karanlığı
açılın bulutlar kapatmayın ışığımı,
yıldızlar olmadan kendime gelemiyorum.
Karanlık çökmüş yine üstüme
hani Fatıma'nn yıldızı,
hani bürününce gökler siyahı,
sessizlik kaplayınca semayı,
selam verirdi, ''burda yanında duruyorum''.
Açılın bulutlar Fatıma'nın yılıdızı olmadan
önümü göremiyorum.
ne zaman dinlesem gecedeki sessizliği
aklıma gelir o gece yazdığı şiiri
hani bir soru sormuştun Fatıma,
Hani bir soru sormuştun daha dün gibi hatırlıyorum.
''acaba senmisin bende yoksa benmiyim sende?''
cevabı biliyorum demiştim sana,
sen hep yanımdasın biliyorum,
ama kimi zaman yıldızınla konuşuyorum Fatıma,
Kimi zaman ona anlatıyorum.
bu sorunun da cevabını diğerleri gibi
yıldızlarda saklıyorum Fatıma
seni hep semada görüyorum...

9 Haziran 2009 Salı


Mecnun'un Sitemi!..


Bir bütün idim ben Leylâ ile.Sense Leylâ’yım diyorsun.Sen Leylâ isen eğer; beni yakmaya hayalin yeter, takatim yok sana kavuşmaya. Varlığı olmayan bir zerreye aynadan ne fayda?Canım gideli hayli zamandır, cismindeki bir başka candır; bir özge candır. Sensin beni benden ayıran, uzaklaştıran.Ben yokum, senin tecellin var. Vuslatının ağır yükünü kaldıramam ki. Önceleri sen vardın, şimdi ben yok oldum. Manevi dünyamda dostum daima sensin. Dış görünüşe değer verme bahsi ortadan kalktı artık. Gönül çok önceleri sana koştu canım seninle gitti. Şimdiki canım Leylâ’ya değil, Mevlâ’ya yönelik. Bir’lik yolunda seninle olmam, yanarım. Şimdi, gözümün nuru, gönlümün aydınlığı!.. 

Ben maskaralığa nam salmışım bari sen bu yola girme. İçinden çıkma namus perdesinin. Mecnun olan benim; bana yaraşır delilik, kınamışlık. Şimdi git, aşk töresini, âşıklık geleneğini, maşuk gidişatını bozma. Gir şimdi, ey vefalı! Açtırma kötü söz arayanların dudaklarını; sakız verme dedikodu arayanların ağızlarına. Beni aramaya çıktığını âleme bildirip deliliğine ferman yazdırma. Kimse seni burada görmeden git. 

Ben ki varım; sen içimdesin, bunu bil!.. 

********

Leyla'nın Sitemi


“’ın adı ve selamından sonra, 
Bu mektup bir gönlü yaralıdan ,saygı sevgi sahibi bir yaralı gönledir:
Ey gecemde rüyam ,günümde hayalim!Senden utanıyorum.Yüzüm karadır.Amma ne yapayım ki ben bir inciyim.Alan da başkasıdır;satan da.Felek beni mezada salınca,kim benim irademe hak tanır?..Ben neler çekmekteyim sensiz,sevinçli olduğumu düşünme.Öyle dertlere giriftarım ki,senin için ağlayamıyorum bile.O kadar ki ,ağlamak için önce bahane bulmam gerek.Bu halimle beni kocada bilme,mezarda bil.Bela,kolumu kanadımı kırdı;derdimin ne olduğunu bilmez hale geldim.Peki ama sen nerdesin?Teselli yerine acı sözlerinle derdimi arttırmak reva mı?Yiğit olan sensin;irade sahibi sen.Araması gereken sen,alması gereken de..O halde nerdesin?”

Başdan ayağa nedir bu yanmak
Dud-i dile dem-be-dem boyanmak 
Bir an bütün bu düşünceleri aklından geçirdi Leyla. Mecnun’a aferinler okudu, halini anladı ve ancak çöyle arzuhale gücü yetti:
-Anladım ki sen aşkında sadıksın.Anladım ki ikiyüzlülüğün yoktur.Yine anladım ki artık güzelliğimi de görmek istemezsin.Şen olasın!..Ne hoş merteben var,kendi makamında.Bakmak istemiyorsan sen güzelliğime;haram olsun başkalarına da .Kanaat sende var da,yok mu sanırsın bende.Tasalarımı dindirdin;alaka bağından beni kurtardın.Artık ruhumun incisi,ten kutusundan ;canım beden sandığından çıksın isterim.Senin yolunca sarf olmayacak mücevher,nedir ki yükten başka?..


Bir sahabe Peygamberimize bakarken birden ağlamaya başlar… Peygamberimiz (asm) sorar: “Neden ağlıyorsun?” Gözleri yaşlı sahabe cevap verir: “Ey Allah’ın sevgilisi sen Peygambersin bir gün bizler öleceğiz. Sen Rabbine kavuşacaksın ve Cennete gideceksin; ama bizim ne olacağımız belli değil… Ben öldükten sonra bir daha seni hiç göremezsem diye korkuyorum… Beni ağlatan bu…” 

Duygulanır Efendimiz (asm) “Üzülme” der: “Üzülme çünkü kişi sevdiği ile beraberdir… Orada da öyle olacaktır…” 

Sahabe için Cehennem biraz da Peygambersiz kalmak onu görememektir… 

Bu sevgidir bu bağlılıktır onları Cennete taşıyan… 

Sahabeyi sahabe yapan… 

Peygamberimizin (asm) vefat ettiğini öğrendiğinde “Kim Muhammed öldü derse; onun boynunu vururum” diyen Hazret-i Ömer de bilmektedir her nefsin bir gün gelip ölümü tadacağını; ama dayanamamıştır gitmesine… 

Vefat ettiğini öğrendiği an onu özlemeye başlamıştır çünkü… 

Yokluğudur onun gözlerini dolduran… 

Özlemekte miyiz Hazreti Muhammed’i (asm)? 

Zaman zaman bizim de gözlerimizi doldurmakta mıdır onu özlemek? 

“Muhammed öldü” diyenlerin ona “ölü” muamelesi yapanların boynunu vurmak geçmekte midir bizim de içimizden? 

Onu bir gün görebilme ihtimali düştüğünde içimize titremekte midir göz kapaklarımız? 

Hazret-i Peygambere mektup yazan liseli çocukları gördüğünüzde bakışlarınız dalıp gider mi çok uzaklara? Sevgiyle ve inatla hiç önünüzdeki boşluğa “Lebbeyk ya Muhammed (asm)” diye bağırmak geçer mi içinizden? 

Bir kalbi kalp yapan o kalbin içinde hayat bulanlardır… 

Kalbimizdeki ne ise biz oyuz aslında… 

Geri kalan teferruat… 

Geri kalan et kemik kan... 

Birkaç kelime… 

Birkaç uzun cümle… 

İşlerimiz cinsiyetimiz memleketlerimiz ne zaman doğup ne zaman öldüğümüz... 

Birbirlerini seven dostlar için edilen bir duâ vardır. “Allah sizi Cennette komşu yapsın” denir onlara…

gittin 
ben arkandan sadece baktım
oysa söyleyecek o kadar çok şeyim vardı ki..
gidersen iyiye dair ne var sa yitireceğim hepsini
gidersen sönecek içimdeki ateş
o karanlıkta yolumu kaybedeceğim.;diyecektim sana
konuşamadım...

gittin..
gidişini görmemek iin gözlerimi kapattım
öylesine acıdıki içim,tutp koparsalardı kolumu bacağımı
bu kadar acı duymazdım.
acım yaş olup akmalıydı gözlerimden
ağlayamadım..

gittin...
gidişini önlemek için tutmak vardı ellerinden
ellerim değilmiydi her dokunuşumda seni ürperten
ürperdin yine biliyorum
bir kez dokunsam bir kez tutsam elerini
gitmek için topladığın bütün cesaretin kaybolurdu,
tutamadım...

gittin...
bir yıkım gibiydi gidişin
sen adım adım uzaklaşırken benden
çöküp kaldı bedenim olduğu yerde
nice terk edişlere dayanan bu yürek bu kez yenilmişti
bu kadar zayıf değildim ben,kalkmalıydım 
kalkamadım...

GİTTİN 
oysa geldiğin gün gideceğini biliyordum
hazırdım gidişine kaçak zamanları yaşıyorduk
bense gidişinin ertesi günü
hayatıma kaldığım yerden yeniden başlayacaktım
başlayamadım...

gittin..
birşey söyledin mi giderken
kal dememi istedin mi?
son bir kez SENİ SEVİYORUM dedin mi?
bekle beni döneceğimn diye umut verdinmi?
beynim öylesine uğulduyordu ki 
duyamadım...

gittin..
nereye gittiğin önemli değildi
binlerce kilometre uzakta da olsan
iki metre ötemde de farketmiyordu.
artık yoktun ve bu düşünce beni kahrediyordu.
kurtulmalıydım senden,bu yokluk duygusundan kurtulmalıydım.
kurtulamadım..

gittin..
unutulanların arasına katılmalıydın
anıları bir sandığa koyup hayatı bir yerinden yakalamalıydım
bu aşk noktalanmalıydı,bu sevdadan vaz geçmeliydim
yapamadım..