17 Nisan 2009 Cuma


KUTSANMIŞ AŞK
Günahlardan kavrulmuş Bir Gönül 
Sığınacak Gölgelik Arar…
Ey Masmavi Gökyüzü Gibi
Yüzünü Haramlara Örtmüş Güzel!
Gözlerin Yakar Gönlümü,
Aşkım Hicabından Titrer…
Gölgen Bile Asil! Ne Yapsam Ruhumu?
Ayaklarım Basmaya İmtina Eder…

Dünya Güneşe Nasıl Olsun Vaki..?
Sana Dokunsam Parmaklarım Yanar!
Kaldırsan Hicabı Perdesini Sanki;
Canım O An Gider. Rabbim: “Edeb” Der…
Ne Olur Gözüme Görünme Ey Güzel!
Şeytan Kandırmasın Beni Seninle…
Ya Git! Ya Helalim Olup da Gel,
Ya da Bırak Ne Olur Beni Kendimle…

Ben Yanayım Aşkımızda,
Görmeyeyim Olsun Varsın Bir Kere,
Gülmesin Yüzümüz Dünyada,
İlelebet Kalmaz Vuslat! Hiç bir Kere…

Bırak Yazsın Şatafatlı Şiirler 
Uyduruk Aşkları…
Bırak Söylesin Saksağanlar
En Güzel Şarkıları…
Beklesin Pencere Kenarında
Genç Kızlar Maşuklarını…
Görmek için Can Atıp Dursun
Delikanlılar Aşıklarını…
Neyleyelim Biz Üç-Beş Günlük Aşkı Sevgiyi?
Biz Yazalım Ölümle Bitmeyeni Ebediyi…
Issız Çöllerden Kutuplara,
Denizlerden En Yüksek Dağlara,
Yazalım, Yazdıralım…
Hatta Meleklere Yazdıralım…
Sen Hiç Yüzünü Görmediğim, 
Gözlerine Bakmaya Cesaret Edemediğim,
Sesini Duymaya Güç Yetiremediğim,
Ahlakına Vurgunum,
Nezaketine Hayranım,
Ruhunun Güzelliğine Tutkunum…

Sen Yüzünü Değil!
Gönlünü Görüpte Sevdiğim;
Seni Allah İçin Seveceğim,
Allah Müsaade Ettiği Kadar Seveceğim,
Can Tende Olduğu Müddetçe Seveceğim,
Hiç Düşünmeden, Adını Anmadan…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder