3 Eylül 2009 Perşembe

Aşk düş düşkünü bir kış…

Aşk düşte bir kuş..Aşktan aşka düş, bir alaz...
Güz yangını yaz düşkünü bahar pişkini bir iş…Aşk düş düşkünü bir kış…
Müptela bir soluk..Tela bir dokunuş.. Aşk topal bir sızı…Galata galetasında bir mazı…
Alası belası görüne bir mahya…Leyla’dan sıyırdın mecnunu uçurdun..Ferhat’ı düşürdün yardan susuz..Şirin bir işlemeye mahkum..Aslı intizar forsası..kerem hanî tepede toprak oldu…Dar sokak..karşı yaka..Toz bulutu…Çöllükte çöplük keşkileri…
Eski bir gazete gibi yüzü..filiz vurgunu…Olmazların dargını..Şişirdim hayalimin koltuklarını..kimse sevmedi senin gibi..Kimi..kimin kimsesi sevilmedi..o kimse taç mahal bir temennimi…Pırpır ediyor pervanesi…kelebekler…en derin yerinden yerindim..yenildim..Beni de bir ahu gözlüye zebun etti felek çat kapıda..mı…Ey kalbime sığışmayan sığıntı sağnağı..Hangi deliğinden üfledi şu karnaval kaval sana ki mest oldun..meşk deyip …Cumba çıkması..karartma sarkıtlarımı…Zülüf mü..Perişan bir perçem mi…yada aşk dediğini aşk edene ulaşamamak mı?
Sevmek varmamak olduğunda mı kıymetli…Yoksa bir birini alışamamak fakirlikten mi…Fukaralık mı hırpalayan efsaneleri…Kavli kelamlar yokluk tünelinde mi tıkandılar..Yoksa boyu boyuna uymadı el alem ne der..Fidan boylum…Hanedan soylum..Yoksa ben bir garip göçerim neme lazım gümüş zurna…Davul dengi dengine rengimi grileştirdi şu sevdanın endam aynasını…
Aşk kendi kendini arayan sisli bir sabah mı..İlişmezlik neharında…Secde sonrası ellerini en evvele doladığın yerler mi…Gözünün içine baka baka bunu bunu diye ayak dirediğin mi….Omuz silktiğin baloncuk mu..kül kedisinin pabuçlarımı kabak arabasının arkasından koşan…Hakketen mi hakikaten mi gerçekten mi sahi mi hadeee mi..ve realitemi.. aha da sıdk mı doğrumu dediğin..O ondan dolayı O mu?. Sen, Ben, O onun için mi..Ete kemiğe eteğe yeleğe bürünmek mi…Yere asılmış bir bakış ..aciz bir gülüş..Bir dane bir lokma bir bakmak mı..Durup dururken gözünden gönlüne ateş yakmak mı?Kenarında dönüyor dandilik…Topaç yani…Rabtiye zaptında bir küçük eksen..elipsi ovalımsı bir eğimlilik var eğilmişliğin eğikliğinde..izzet iğne örgüsü..sık sıkı bir asalet çentikliyoruz hayırlısı..hayırsızı da olsa olur..zamanla hayrolur ihtimal kabilinden..Umud yoksulun ekmeği..Laf çıkmasın..gaf olmasın ve gam damı bu varın…
Eşelemiyorum..eşeleniyorum gül koklarken…
Aşk düşte bir kuş…Düş kadar..ekmek istemez su istemez…


Bazen,alıp başını gidiyor düşlerim..
Şu gözü kör geceden…
Sonra bakıyorum, sabaha asırlar var…
Kırağı kırgınlığında korkularım kırılgan…
Belki gelemezsin, muhtemel gelemezim…
Kaçıyorum kalbimin kuytularına..
Ağzımı kapayarak yokluğuna…
Yokluğum boşluğunu dinliyor…
Hakkını yemiyorum biz-siz’liğin.
Boşluklarım ağrıyor…
Cereyanda kaldı ağlamalıklarım…
Yanan yanana da yan yana değil…
Boğazım kurudu..kup kurudu…
Avazsız masallar kıstı sesimi…
Kartopu yapıyorum Umutlarımı
Atıyorum çığlı mığlı..
Tutabilirsen gölgende kalsın..
Erimesin serapa uzaklıklar sapasında…
Evet, şu hayat kapısı mematla açılır…
Talii varsa intizarın ne hoş beklemektir…
Kararında kalmaz esmer düşüncedir yar..
Zaman sağarken ömrü felek gelgeçinden…
Canım şiirim şirpençem..
Dedemi öldürdün..
Yavuzdur, aman selimdir demeden…
Ben gönlü çorak bir ademim..
Sahra-i sinada bir dane-i kum
Çölde köz…………………………….

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder